Bilişim Hukuku – Bilişim Ceza Hukuku – Ceza Hukuku – İş Hukuku

Yeni Tüketici Kanunu Kapsamında Ayıplı Mal ve Tüketicinin Hakları

Ayıplı mal, malın tüketiciye teslimi esnasında varlığı tüketici tarafından bilinmeyen ancak tüketicinin maldan beklediği faydayı azaltan veya ortadan kaldıran bir takım kusurlardır. Özellikle aşağıdaki durumlarda kanun malın ayıplı olduğunu kabul etmektedir.

  • Malın taraflarca kararlaştırılan örnek veya modele uygun olmaması
  • Objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması
  • Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımaması
  • Muadili olan malların kullanım amacını karşılamaması
  • Tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içermesi

Bunlara ek olarak malın süresi içerisinde teslim edilmemiş olması, montajın hatalı olarak gerçekleştirilmiş olması veya montaja ilişkin talimatnamedeki hata nedeniyle malın tüketici tarafından montajının yanlış gerçekleştirilmiş olması gibi durumlar da sözleşmeye aykırı ifa olarak tanımlanmış ve ayıp hükümleri kapmasına alınmıştır.

Bu durumda tüketicinin ayıplı maldan doğan haklarını kullanabilmesi için malın teslimi anında ayıbın mevcut olması gerekmektedir diğer bir deyişle malın tüketiciye ayıplı iken teslim edilmiş olması gerekmektedir. Sonradan ortaya çıkan bir sebeple malda meydana gelen kusurlar için ayıp hükümlerinden faydalanmak mümkün olmayacaktır. (Bu durumda -eğer mevcutsa- garanti sözleşmesinin hükümleri devreye girebilir.)

Bu noktada kanun koyucu tarafından tüketici lehine bir düzenleme getirilerek malın teslimini takip eden 6 ay içerisinde ayıbın belirtisinin ortaya çıkması halinde karine olarak ayıbın malın teslimi esnasında mevcut olduğu kabul edilmekte ve aksini ispat yükü satıcıya yüklenmektedir.

Tüketicinin ayıbın varlığını malın teslimi anında biliyor olması veya biliyor olmasının kendisinden beklenebilecek bir ayıbın söz konusu olması halinde tüketici ayıplı mal konusundaki haklarını kullanamayacaktır. Zira bu durumda tüketicinin maldaki ayıbı kabullenerek alışverişi gerçekleştirdiği kabul edilmektedir. Defolu olarak da tabir edilen ayıplı olarak satılan malların ayıba ilişkin açıklaması malın tüketici tarafından kolayca görülecek bir yerine konulacak etiketinde, satış belgesinde, fiş veya faturasında belirtilmesi gerekmektedir.

Yeni kanunla getirilen önemli bir yenilik de tüketicini ayıbı ihbarı ve ayıptan kaynaklı olarak kullanacağı seçimlik hakkını bildirmesi açısında önceki kanunda öngörülen sürelerin kaldırılmış olmasıdır. Hakkın kötüye kullanılması teşkil etmemek üzere ve zamanaşımı sürelerini aşmamak kaydıyla tüketici artık herhangi bir bildirim süresi kısıtlaması olmaksızın ayıba ilişkin ihbarını ve seçimlik hakkına ilişkin bildirimini satıcıya yöneltebilecektir.

Satıcının ayıptan kaynaklanan sorumluluğunun zamanaşımı süresi malın teslimi tarihinden itibaren 2 yıl, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda ise 5 yıl olarak kararlaştırışmış olmakla birlikte satıcının ağır kusuru veya hilesi sonucu gizlenen ayıplarda 2 ve 5 yıllık zamanaşımı süreleri uygulanmamaktadır.

Malın Ayıplı Olması Halinde Tüketicinin Sahip Olduğu Seçimlik Haklar Nelerdir ?

Tüketici satın aldığı malın ayıplı olması halinde aşağıda yer alan dört seçimlik hakkından birini kullanabilir:

  1. Tüketici malı iadeye hazır olduğunu bildirmek suretiyle sözleşmeden dönerek ödediği bedelin iadesini talep edebilir
  2. Ayıp oranında indirim yapılmasını talep edebilir,
  3. Malın ayıpsız bir misliyle değiştirilmesini talep edebilir
  4. Malın onarılmasını talep edebilir.

Bunlardan ilk ikisi sadece satıcıya karşı kullanılabilecek seçimlik haklar iken diğer ikisi yani malın misliyle değişimi ve onarılması hakları açısından üretici ve ithalatçının da müteselsil sorumluluğu söz konusudur. Diğer bir deyişli bu haklar satıcının dışında üretici ve ithalatçıya karşı da ileri sürülebilmektedir.

Malın misliyle değişimi veya onarılması taleplerinin satıcıya, üreticiye veya ithalatçıya yöneltilmesinden itibaren 30 iş günü içerisinde, konut ve tatil amaçlı taşınmazlarda ise 60 iş günü içerisinde yerine getirilmesi gerekmektedir. Aksi halde tüketici başka bir seçimlik hakkını kullanabilecek; örneğin sözleşmeden dönerek malın iade etmek suretiyle ödediği bedeli talep edebilecektir. Sözleşmeden dönmek suretiyle ödenen bedelin iadesinin istenmesi veya indirim talep edilmesi halinde ise bu taleplerin satıcı tarafından derhal yerine getirilmesi gerektiği kanun tarafından hüküm altına alınmıştır.

Yukarıda belirtilen hususlara ilişkin uyuşmazlıkların çözüm mercii değeri 3.000 TL altında olan mallar için Tüketici Hakem Heyetleri(İlçe Tüketici Hakem Heyetlerine yapılan başvurularda üst sınır 2.000 TL’dir.) Bu bedelim üzerindeki mallar açısından ise Tüketici Mahkemeleridir.

Son olarak belirtelim ki malın ayıplı olması halinde tüketici yukarıda yer alan seçimlik haklarıyla birlikte genel Borçlar Kanunu hükümleri kapsamında şartları mevcut ise tazminat talebinde de bulunabilir.

Av. Bahadırhan TABAK

(Bu yazı ilk olarak İstanbul Fikir Enstitüsü websitesinde yayınlanmıştır.)